Mürselat  Suresi 43. Ayet Meali
    
    
		
						
                            						
																																
								
								كُلُوا۟								
								
																
								
																
								
								وَٱشْرَبُوا۟								
								
																
								
																
								
								هَنِيٓـًٔۢا								
								
																
								
																
								
								بِمَا								
								
																
								
																
								
								كُنتُمْ								
								
																
								
																
								
								تَعْمَلُونَ								
								
																
								
																
							 
                            						
																																
									
																		Diyanet İşleri Başkanlığı:
																		
									“Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”								
								
																																
									
																		Ali Fikri Yavuz:
																		
									(Bu cennetliklere şöyle denilir): İşlediğiniz amellere karşılık, âfiyetle yeyin, için...								
								
																																
									
																		Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş):
																		
									Yaptığınız işlere karşılık yiyin, için; afiyet olsun!								
								
																																
									
																		Elmalılı Hamdi Yazır:
																		
									(Onlara): «Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için» (denir).								
								
																																
									
																		Fizilal-il Kuran:
																		
									Yapmış olduğunuz iyiliklerin karşılığı olarak şimdi afiyetle yiyiniz ve içiniz.								
								
																																
									
																		Hasan Basri Çantay:
																		
									(Şöyle denilir): «İşlemiş olduğunuz (iyi) amel (ve hareketlere mukaabil afiyetle yeyin, için». 								
								
																																
									
																		İbni Kesir:
																		
									İşlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için.								
								
																																
									
																		Ömer Nasuhi Bilmen:
																		
									Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle.								
								
																																
									
																		Diyanet Vakfı:
																		
									(Kendilerine:) «İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi âfiyetle yeyin için» (denir).								
								
																																
									
																		Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal):
																		
									Yeyin, için âfiyet olsun işlediğiniz amellere mukabil								
								
																																
									
																		Tefhim-ul Kuran:
																		
									Yapmakta olduklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için.